ARTVİN İLİ ŞAVŞAT İLÇESİ VELİKÖY KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Site Haritası
Üyelik Girişi
Aidat Borcu Sorgulama
velikoydernegi.com.tr
Takvim
Saat

HES'LERE KARŞI BİRLEŞİYOR!


Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yapılmakta olan Hidro Elektrik Santralleri'ne karşı çıkan çevreci örgütler, Derelerin Kardeşliği Platformu ev sahipliğinde 'Kardeş Dereler Buluşuyor' toplantısında bütün Karadeniz çevre örgütleri bir araya geldi.


Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıya Rize, Trabzon, Artvin, Gümüşhane ve Samsun illerinden birçok çevreci örgütün yanı sıra Halk Evleri, KTÜ Öğrenci Kolektifi, CHP ve MHP temsilcileri ile Çamlıhemşin’in Bağımsız Belediye Başkanı İdris Melek de katılarak toplantıya destek verdi. Artvin’den ise Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, yönetim kurulu üyeleri; Nimet Önen, Av. Bedrettin Kalın, Ardanuç, Şavşat Borçka, Hopa Derelerin kardeşliği Platformu temsilcileri ve HES’lerden zarar gören Artvinli vatandaşlar katıldı.
Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan’ın başkanlığını yaptığı toplantıda söz alan Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Gürkan, çevrecilerin bir avuç çapulcu olmadığını belirterek, “Bizler birilerinin dediği gibi çapulcular değiliz. Geleceklerine sahip çıkan insanlarız. Burada bir avuç çapulcu yok. Yaşam alanlarına sahip çıkan onurlu insanlar var” dedi.
Ömer Şan ise yaptığı konuşmasında “Bizim kökümüzün dışarıda olduğunu iddia ettiler. Hangimizin kökü dışarıda. Hangimiz dışarıdan besleniyor veya destek görüyor. Yapılacak HES’ler ile enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağımızı söylüyorlar. Birçok HES Projesi’nin yabancı ortakları var. Önce İspanyollar şimdi ise İtalyanlar bölgemizde HES yapıyor. HES’lerle birlikte sularımız da 49 yıllığına yabancılara satılıyor. Böyle mi ülkemizi enerjide dışa bağımlılıktan kurtaracaksınız” diye konuştu.
Toplantıda söz alan Derelerin Kardeşliği Platformu Kurucusu Avukat Remzi Kazmaz “Kardeşlik Karadeniz halkına özgüdür. Siyasi olarak belki bir birimizi yeriz. Ama yeri geldiği zaman bir araya gelir kardeş oluruz. Çünkü bizim ortak bir kültürümüz, ortak bir düşüncemiz ve inançlarımız var. Kimseyi siyasi düşüncesinden dolayı yargılamıyoruz. Derelerin Kardeşliği Platformu siyasetin üstündedir. Amacımız atalarımızdan bize miras kalan yaşam alanlarımızı yabancılara peşkeş çekmek isteyen zihniyete ‘dur’ demektir” şeklinde konuştu.Av. Bedrettin KALIN
Toplantıda her ilin platform sözcüleri konuşmasını gerçekleştirdi. Yeşil Artvin Derneği adına konuşan avukat Bedrettin Kalın, kendisinden önce konuşanların hemen hemen her şeyi çok iyi anlattıklarını, kendisinin ise kısa, farklı birkaç cümle konuşacağını belirterek şunları söyledi;
“Bugün gerçekten salona baktığımızda önemli bir mesafe kat ettiğimizi görüyorum. İnsanlarımız artık bilinçlendi. HES’in ne olduğunu ne olmadığını, faydasını, zararını artık çok net olarak görebiliyor. Ben kısa süre önce Avrupa Parlamentosu’na giden heyetten birisiydim. Orada bu konu hakkında çok az şey biliniyor. Ben 2000 HES’in kurulması planlandığını ilettiğimde çok şaşırıldılar. AB İlerleme Raporu’nda Çevre Faslı’nın açık olmadığını, bunun açılmasında büyük sorun olacağını açıkça belirttiler. Orada bir Munzur biliniyor, bir de Hasankeyf biliniyor. Biz bunları anlatınca gerçekten çok şaşırdılar. Zannedersem bunu AB İlerleme Raporu’nda hükümetin önüne koyacaklar. Biz enerjiye karşı değiliz ki! Ama enerji elde edilirken maksimum yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi taraftarıyız. Bu nehir tipi dere HES’leri doğaya geri dönüşmesi imkânsız zararlar veriyor. İşte bizim karşı çıkış noktamız budur. Doğa katledilirken, doğanın içerisinde yüz yıllarca yılda oluşan kültür ve canlı yaşamı da yok oluyor.”
 
Toplantıda çeşitli illerden gelen çevre örgütlerinin temsilcileri de söz alarak düşüncelerini paylaştı. Toplantıya yaklaşık 600 kişi katıldı. 5 saat süren toplantı sonucunda ise bir “Sonuç Bildirisi “ yayınlandı. Bildiri de ülkemizde temiz su kaynaklarına karşı büyük bir saldırının olduğu, buna karşılık halkın yeni yeni farkına vardığı bu saldırılara karşı kendilerinin savunma yapacaklarını ve asla pes edilmeyeceği vurgulanarak şu görüşlere yer verildi.
 
SONUÇ BİLDİRİSİ
“Ülkemizin tüm temiz kaynaklarına planlı bir şekilde saldırıyorlar. Her akarsuyumuz onlarca kelepçe (HES) ile tutsak edilmek, sularımız, binlerce yıldır hayat verdiği coğrafyada karanlık tünellere kapatılmak isteniyor.
Oysa biliyoruz ki; su hayatın kaynağı, dünümüz ve yarınımızdır!
Derelerimiz binlerce yıldır tarlalarımızı suluyor. Ekmek oluyor, geçim oluyor, iş oluyor, aş oluyor… Kısaca bu vadilerde hayatı yeniden ve yenileyerek var ediyor. Su asla boşa akmıyor.
Bizler. Derelerin kardeşliğine inananlar, suyumuza sahip çıkarak, toprağımıza, ürünümüze, hayatımıza dünümüze, bugünümüze, yarınımıza sahip çıktığımızı biliyoruz.
Suyumuza sahip çıkarak, binlerce yıllık kültürümüze, boz ayıya, alabalığa, göğe yükselen çamlara, ladinlere, çınarlara, çaya, fındığa, uçsuz, bucaksız tarlalarımıza, sahip çıktığımızı biliyoruz.
Biz bazılarının bağırdığı gibi ne “üç-beş çapulcu” ne de dış kaynaklı lobilerin oyuncağıyız. Bu vadilerde doğanlarız. Bu vadilerde atalarımızla yan yana gömülmeyi arzu edenleriz.
Buralarda ürettiklerimizle geçinenleriz.
Kadınlar, gençler, çocuklar ve erkekleri. Binler, on binleriz. Bu vadilerin ayrılmaz parçalarıyız.
Hukuka inanıyoruz. Bilimin bizim yanımızda olduğunu biliyoruz.
 Suyun alınıp, satılabilecek bir madde olmadığını savunanlar, suya ulaşma hakkının en temel insan hakkı olduğunu bilenler, enerji mi, çevre mi tartışmasına “hayat” diye karşılık verenler
paranın gücüne karşı ‘derelerin dayanışmasına inananlar’ diyoruz ki;
Tüm canlıların yaşam kaynağı olan su sadece enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak görülemez!..
Sudan elde edilmeye çalışılan enerjinin alternatifi vardır. Oysa doğamızın alternatifi yoktur.
Su ticari mal değil, tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmek için ulaşmaya hakkının olduğu doğal bir varlık, ekolojik sistemin en önemli parçasıdır.
 Tüm canlıların sudan yararlanma hakkı vardır. Hiçbir canlı kendisinin su ihtiyacından daha önemli olduğunu ileri süremez.!..
Su, bulunduğu ortamın asli unsurudur. Hiçbir şekilde yatağı değiştirilemez. Bulunduğu alandan başka bir alana taşınamaz!..
Doğal yaşam ile su ilişkisini dikkate almayan hiçbir karar, uygulama, yasal düzenleme kabul edilemez…
Suyun kullanımı, ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlilikten uzak ele alınamaz.
Canlı türlerinin yok olma noktasındaki suyu ifade eden “can Suyu” kavramı veya böyle bir adalet anlayış kabul edilemez, ahlaki görülemez. Can suyu tartışması dahi yapılamaz!..
Doğal yaşam alanlarımızı kurduğumuz tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimizi koruduğumuz vadilerimizi yok ederek, ortadan kaldıracak ve geri dönüşümsüz, zararlar verecek olan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısını kabul etmiyoruz. Bu yasa tasarısının Meclis’ten geçmemesi için tüm gücümüz ile mücadele edeceğiz…
 
Biz Derelerin Kardeşliği Platformu olarak su havzalarımızda, doğal yaşam alanlarımızda verdiğimiz yaşam mücadelemizi her geçen gün daha da yükselterek sürdüreceğiz.
Bu zorlu süreçte büyük bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzun bilinci ile hareket edeceğiz. Bunun için; vadilerimizde başlayan yerel mücadeleleri desteklemeye, bir ve beraber olmaya devam edeceğiz.
Mücadeleye yeni başlayan/başlayacak vadilere her türlü desteği sunmaktan, enerjimizi, bilgi birikimimizi ve olanaklarımızı paylaşmaktan geri durmayacağız.
 Su hakkı mücadelesini toprak ve yaşam mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğinin bilincinde davranarak ülkemizde devam eden çevre ve ortak mücadeleleri ile dayanışma içerisinde olmayı önümüze bir görev olarak koyacağız.
Su hakkı ve bizler gibi yaşam mücadelesi içerisinde bulunan yerel ve ulusal platformların ortak mücadelesinin sağlanması için sorumluluk üstleneceğiz.
 Derelerin kardeşliği Platformu olarak yerellerden başlayan yerlerin inisiyatifinde gelişen mücadelenin, tüm ülkede ortak bir dil, ortak bir eyleme dönüşmesi için, çaba harcayacağız. Bütün karar vericileri, tarafları;
 Başka canlılar çocuklar yokmuş gibi, gelecek kuşaklar olmayacakmış gibi, sürdürdükleri bu bencil davranışlardan vazgeçmeye çağırıyoruz.
 Ülkemizin temiz su kaynaklarına yapılan bu planlı saldırıların önünde durarak, vadilerimizde yaşanan bu katliamların, bir an önce durdurulması ve sularımızın ticarileşmesini engellemek için bundan sonra da var gücümüzle mücadelemizi sürdüreceğiz.
 Şimdi, vadilerimizden başlattığımız, mücadeleyi yükseltme zamanı.
Şimdi; mücadeleyi tüm ülkeye yayma zamanı…
DERELERİN KARDEŞLİĞİ PLATFORMU” Sami ÖZÇELİK-08HABER

 



2175 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam107
Toplam Ziyaret209822
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu